Bukağı, otlaktan uzaklaşmasın diye atın ön iki ayağına bir urganla takılan iki halkadan oluşan zincire verilen isimdir. Bu zincirden ilham alanlar, Orta Asya’dan başlayarak Anadolu topraklarına yayılan bukağıyı motifleştirmiştir. “Aile bağını, aşkı, bireylerin sonsuz birlikteliğini” simgeleyen bu motif, Türk kültürel mirasının en anlamlı ögelerinden birisi olarak Anadolu Motifleri arasında yer almıştır.
Bukağı motifindeki her bir üçgen doğurganlığa yapılan göndermedir. Bir ucu yere bir ucu göğe yönelen okların ucu doğum kronolojisine atıf yapar.. Ucu aşağı dönük olan ok dişil, yukarı dönük olanın ise erilliği simgelemekle beraber, iki üçgeni birleştiren bölüm geçmiş ve gelecek nesil arasındaki bağı sembolize eder. Yeryüzü geçmiş, gökyüzüyse gelecek nesillere bağrını açar.
Bukağı’nın Türklerin adet ve geleneklerine, mimari yapılarına, dokuma ve ev eşyalarına akseden anlamı, tarihî ve coğrafî izleri kadar derindir. Örneğin nişan yüzüklerini kırmızı kurdele ile birbirine bağlama geleneği bukağıya dayanmaktadır. Düğümlerin en çözülmez olanını temsil eden Bukağı Motifi, her an vuslata ermek isteyen iki yüreğin sevdası, aynı kanı taşıyan aile bireylerinin sonsuza kadar uzanan yoldaşlığı üzerine, dahası sevgiliye, eşe, ebeveyne ve kardeşe verilmiş bir söz, bir ebedi ahittir.