Muska her ne kadar batıl inançlarla ilişkilendirilse de, bir toplumun ruhsal sağlığına dair kolektif bir inancı temsil eder ve bu da onu farklı coğrafyalarda benzer şekillerde önemli kılar. Geleneksel Anadolu dokumalarında çoğunlukla rastlanılan Muska motifi, sahibini tehlikeli dış faktörlerden korumak için büyülü bir güce sahip olduğuna inanılan yazılı bir tılsım olarak nazar olgusuna karşı kullanılan bir Anadolu Motifi olmuştur.
Her toplumda, kötü ruh ve nazar etkilerinden korunmak için bir amulet, bir "muska" arayışı söz konusudur. Anadolu’nun hemen hemen her köyünde evlerin duvarlarına, kapılarına ya da kişisel eşyalara işlenen Muska Motifi de, nazardan, kem göz ve bet sözlerden korunmak için bir tür manevi kalkan olarak kabul edilmiştir. Örneğin Şamanizm’de muska benzeri objeler veya semboller, büyülerden uzak tutma ve kutsama amacıyla sıklıkla yer almıştır. Bu semboller, nesilden nesile aktarılarak sanata ve günlük yaşama yansımıştır. Türk dünyasında da insanları nazardan ve kem sözlerden uzak tutmak için takılan mavi boncuk gibi muska da insanları kötü enerjilerden koruma amacıyla günlük hayata ve yerleşik adetlere dâhil edilmiştir.
Geleneksel Anadolu kilimlerinde Muska Motifi, insanın doğa ve evrenle uyum içinde yaşama isteğini ve kendini koruma arzusunu yansıtır. İnsanlar muska ile mülküne sahip çıkar, onun harflerinin büyüsünde şifa ve aşk arar. Sonuç olarak, Muska Motifi yalnızca estetik bir dekorasyon öğesi değil, aynı zamanda insanın doğa ve ruh dünyasıyla kurduğu bağın bir yansımasıdır. Şamanlardan gelen bu güçlü miras, modern zamanlara kadar ulaşarak Türk halı ve kilim dokumacılığında bir kültürel sembol olarak yaşamaya devam etmektedir.